Popüler Yayınlar

21 Eylül 2014 Pazar

Haftasonu denemeye değer :) dilem yemek yaparsa :p

6 adet orta büyüklükte kabak
3 ya da 4 adet domates
0.5 kg tavuk göğsü - ya da but. ben but tercih ediyorum bazen, güzel ve yağlı oluyor.
100 - 150 gr kaşar
3 ya da 4 kaşık zeytinyağı
kuru kekik
karabiber
 Yapılışı:
1. Kabak Haşlama
6 kabağın dış kabuğunu oyacak tırtırıyla ya da bıçakla biraz soyuyoruz. Kabakları ikiye bölüyoruz ve onları derin bir tencerede haşlıyoruz. Bu haşlama süresi 25 30 dakikayı geçmemeli. Kabaklar tam ölü olmamalı çünkü. Azıcık diri kalırsa güzel olur.
2. Harç Hazırlama
Ardından tavukları kuşbaşı haline getirecek kadar doğruyoruz. İki bıçak alıp tavuğu elimizden geldiğince bıçak kıyması kıvamına getiriyoruz. Kıymayı azıcık tuzla ovalayıp bir kaba koyuyoruz. Bunun ardından domateslerin kabuğunu soyup ince ince doğruyoruz. Domatesleri tavuk kabına attıktan sonra tuzunu, karabiberini ve kekiğini atıyoruz. Harcı çıplak elle iyice yoğuruyoruz.
3. Kombinasyon ve Fırına Verme
Kabaklar soğuduktan sonra içindeki yumuşak bölgeleri ayırıyoruz. Ben bunun atılmaması taraftarıyım. Çünkü bunlar başka yemeklerde değerlendirilebilir. Ondan sonra bir fırın tepsisi alıp dibini zeytinyağıyla yağlıyoruz. İçleri çıkarılmış kabakları tepsiye yayıyoruz. Bunların içine harçları elimizle dolduruyoruz. Bu işlem bittikten sonra üzerlerinde zeytinyağı gezdiriyoruz. Fırını 10 dk ön ısıtmalı bir şekilde açıyoruz, 10 dk geçtikten sonra 200 derecede 40 dakika olmak üzere altlı üstlü pişiriyoruz. Tabii pişme aşamasında kaşarı ufak ölçekli rendeliyoruz. 40 dk bitiminde kaşarı tepsideki kabaklara ilave ediyor ve 5 dakika sadece üstten pişiriyoruz.
Paylaşımı için engine teşekkürleer!

16 Ağustos 2014 Cumartesi

Ve Tanrı Facebook'u yarattı...

Napıyordun bundan önce dedi?
Hoşlandığın birini görebilmek için hergün aynı yerde beklerdim...
Çalıştığı yerde nöbet tutardım...
Neleri sevdiğini anlamak için sabırla hergün
Sesini duymak ne kadar zordu ya arkadaşları kimlerdi nerde yaşardı...
Ve Tanrı Facebook u yarattı ...
Kahve keyfi yazıyordu o zaman kahveyi seviyordu
İlişki durumu karmaşıktı
İsteğim anda ulaşabiliyordum
Arabesk seviyordu bense nefret ediyordum
Sesi bezgin di oysa yüzü yüzü masumdu ...
Karmakarışık olan hayatıydı belkide!


30 Temmuz 2014 Çarşamba

bir yıldız bir bayram bir çocuk..

Sabah en tatlı sesiyle uyandırdı kelimeleri, mutfakta çörek kokusu belki birazda yanmış yağ kokusu...
Kuş cıvıltılarıyla önce gülümsedi sabah çok erken olmalıydı, ama uykusunu almıştı kelimeler... Ev ev gezecek enfes tatlılar hoş sohbetler ve çok daha fazlasını bekliyordu. Gezdiği her dilde ayrı tat bulacak çocukların simasında gülümsemeyle yer değişecekti...
Ama bugün o beklediği gün değildi yanık kokusu vardı kızarmış çörek kokusu yerine kuş cıvıltıları yerini haykırış , ağlamalara bırakmıştı... Ev ev gezemiyor boğazında düğümleniyordu herkesin hayalindeki hoş sohbetler yoktu .Çocukların yüzünde gülümseme değil korkuyla yer değiştiriyordu... Gazze sokaklarında bir bayram günü kelimeler hiç bir anlama gelmiyordu ...Bir yıldız bir bayram bir çocuk hepsi düğümleniyordu kelimeler gibi boğazda!

26 Nisan 2014 Cumartesi

Veda Mektubu marquez

Tanrı bir an için paçavradan bebek olduğumu unutup can vererek beni ödüllendirse, aklımdan geçen her şeyi dile getiremeyebilirdim, ama en azından dile getirdiklerimi ayrıntısıyla aklımdan geçirir ve düşünürdüm. Eşyala...rın maddi yönlerine değil anlamlarına değer verirdim. Az uyur, çok rüya görür, gözümü yumduğum her dakikada, 60 saniye boyunca ışığı yitirdiğimi düşünürdüm. İnsan aşktan vazgeçerse yaşlanır. Başkaları durduğu zaman yürümeye devam ederdim. Başkaları uyurken uyanık kalmaya gayret ederdim. Başkaları konuşurken dinler, çikolatalı dondurmanın tadından zevk almaya bakardım. Eğer tanrı bana birazcık can verse, basit giyinir, yüzümü güneşe çevirir, sadece vücudumu değil, ruhumu da tüm çıplaklığıyla açardım. Tanrım, eğer bir kalbim olsaydı nefretimi buzun üzerine kazır ve güneşin göstermesini beklerdim. Gökyüzündeki aya, yıldızlar boyunca Van Gogh resimleri çizer, Benedetti şiirleri okur ve serenatlar söylerdim. Gözyaşlarımla gülleri sular, vücuduma batan dikenlerinin acısını hissederek dudak kırmızısı taç yapraklarından öpmek isterdim. Tanrım bir yudumluk yaşamım olsaydı… gün geçmesin ki, karşılaştığım tüm insanlara onları sevdiğimi söylemeyeyim. Tüm kadın ve erkekleri, en sevdiğim insanlar oldukları konusunda birer birer ikna ederdim ve aşk içinde yaşardım. Erkeklere, yaşlandıkları zaman aşkı bırakmalarının ne kadar yanlış olduğunu anlatırdım. Çünkü insan aşkı bırakınca yaşlanır. Çocuklara kanat verirdim, ama uçmayı kendi başlarına öğrenmelerine olanak sağlardım. Yaşlılara ise ölümün yaşlanma ile değil unutma ile geldiğini öğretirdim.
Ey insanlar! Sizlerden ne kadar da çok şey öğrenmişim. Tüm insanların, mutluluğun gerçekleri görmekte saklı olduğunu bilmeden, dağların zirvesinde yaşamak istediğini öğrendim. Yeni doğan küçük bir bebeğin, babasının parmağını sıkarken aslında onu kendisine sonsuza dek kelepçeyle mahkum ettiğini öğrendim. Sizlerden çok şey öğrendim. Ama bu öğrendiklerim pek işe yaramayacak. Çünkü hepsini bir çantaya kilitledim. Mutsuz bir şekilde… artık ölebilir miyim?
G. Garcia Marquez

22 Nisan 2014 Salı

yarın nisanlardan 23...

tatil içimdeki çocuğa :) yazınca rahatlayan ben bağırsam gülsem ama yazmasam...
Bikaç sürecek ama geçecek benden yana olan kalsın yarına büyüdükçe dert sıkıntı da büyür çocuk küçülürmüş her evin her kalbin sıkıntısı bir olmaz .Kocamaan dertlerin yanında sığ denizlerde taşlarımı döküyorum bende şımarık çocuk uslanmalı

13 Nisan 2014 Pazar

you tubee

yuu tubbb ve ben ayrılmaz ikili bide blogg sayfam ne kadar boş kalmış bugünler den sözler ve yarım kalanlar neyseki içimde bişi kalmadı söyleyecek benim özgürüm özgürüz!!! engellere rağmen...

27 Şubat 2014 Perşembe

yazmaya üşenen ben

Bu günler kendime vakit ayıramamaktan şikayet edecek bile zamanım yok yorgunum hep yorgun herşey sıradan laa llaaaa bende böyleyim laaalaaa hep böyleydim :D değildim kanatlarım var ruhumda :d

19 Ocak 2014 Pazar

diren nejat işler!

“Tedaviyi reddetmek, erken ölmek gibi niyetim yok. Bazen cevabını kaldıramayacağını bilsen de yine de gerçeği öğrenmek istersin. Milyon tane kazık yiyince, bedenin zarar görüyor. Çıplak geldim, çıplak gideceğim. Amacım zamanı satın almak. Mülk edinmek gibi bir derdim yok. Mülkiyet hırsızlık gibi bir şey. Sevmiyorum işte. Biz kuşak olarak böyleyiz. Bize sevmeyi, bir şeylere bağlanmayı öğretmediler. O tarafımız geli...şmedi. Ben dünyanın bir parçasıyım. Şurayla ve bedenimle sınırlı değilim. Bir şeyler yanlış gidiyor, birileri acı çekiyor. Ben de çekiyorum aynı acıyı. Altıma son model bir araba çekip, güzel bir ev alınca mutlu mu olacağım yani? Hayır, olmam. Aramızda mutlu olanlar varsa zekalarından şüphe ederim, bir de gözlerinden. Çünkü iyi görmüyorlardır. Siz beni yenmediniz çünkü: ben sizinle daha oynamadım. Ben gidiyorum dediğimde ‘gitme’ diyen birini değil, ‘Ben de geliyorum, yalnız gidemezsin’ diyen birini istiyorum

Aciyi Sevmek Olur mu- artık içine sin mi yor