Popüler Yayınlar
-
Otuza bir yıl kalmış ,takıldım net yaş olayına 😀 ben yirmidokuzda sayacı durdurup geri sayiyorum .Diğerlerinden farklı bu her geri sayılan ...
-
Şimdi dinliyorum empati kurmuş olabilir miyiz yazarken Tam anlamıyla fikrim onun kaleminden çıkmış çok da güzel olmuş .Uzun süredir böyle s...
-
Bana söz verme yemin verme Kelimeler aklın oyunudur İster kabul et ister etme Bu çarpıntı aşkın doğumudur :)
-
Edirne'ye geldi gidemedim ya çok yazık bana 🤔 icime uhte oldu ah nasıl güzel ses nasıl görüyorsun başka dünyalara Keyifle dinleyin olu...
-
Geçen günlerden birinde pek sevmesem de kendimce hüzünlendiğim bir film izledim . Son zamanlarda sık sık insanoğlunun kavuşmak istediği ölüm...
9 Aralık 2014 Salı
19 Ekim 2014 Pazar
30 Eylül 2014 Salı
26 Eylül 2014 Cuma
21 Eylül 2014 Pazar
Haftasonu denemeye değer :) dilem yemek yaparsa :p
6 adet orta büyüklükte kabak
3 ya da 4 adet domates
0.5 kg tavuk göğsü - ya da but. ben but tercih ediyorum bazen, güzel ve yağlı oluyor.
100 - 150 gr kaşar
3 ya da 4 kaşık zeytinyağı
kuru kekik
karabiber
Yapılışı:
1. Kabak Haşlama
6 kabağın dış kabuğunu oyacak tırtırıyla ya da bıçakla biraz soyuyoruz. Kabakları ikiye bölüyoruz ve onları derin bir tencerede haşlıyoruz. Bu haşlama süresi 25 30 dakikayı geçmemeli. Kabaklar tam ölü olmamalı çünkü. Azıcık diri kalırsa güzel olur.
2. Harç Hazırlama
Ardından tavukları kuşbaşı haline getirecek kadar doğruyoruz. İki bıçak alıp tavuğu elimizden geldiğince bıçak kıyması kıvamına getiriyoruz. Kıymayı azıcık tuzla ovalayıp bir kaba koyuyoruz. Bunun ardından domateslerin kabuğunu soyup ince ince doğruyoruz. Domatesleri tavuk kabına attıktan sonra tuzunu, karabiberini ve kekiğini atıyoruz. Harcı çıplak elle iyice yoğuruyoruz.
3. Kombinasyon ve Fırına Verme
Kabaklar soğuduktan sonra içindeki yumuşak bölgeleri ayırıyoruz. Ben bunun atılmaması taraftarıyım. Çünkü bunlar başka yemeklerde değerlendirilebilir. Ondan sonra bir fırın tepsisi alıp dibini zeytinyağıyla yağlıyoruz. İçleri çıkarılmış kabakları tepsiye yayıyoruz. Bunların içine harçları elimizle dolduruyoruz. Bu işlem bittikten sonra üzerlerinde zeytinyağı gezdiriyoruz. Fırını 10 dk ön ısıtmalı bir şekilde açıyoruz, 10 dk geçtikten sonra 200 derecede 40 dakika olmak üzere altlı üstlü pişiriyoruz. Tabii pişme aşamasında kaşarı ufak ölçekli rendeliyoruz. 40 dk bitiminde kaşarı tepsideki kabaklara ilave ediyor ve 5 dakika sadece üstten pişiriyoruz.
Paylaşımı için engine teşekkürleer!
3 ya da 4 adet domates
0.5 kg tavuk göğsü - ya da but. ben but tercih ediyorum bazen, güzel ve yağlı oluyor.
100 - 150 gr kaşar
3 ya da 4 kaşık zeytinyağı
kuru kekik
karabiber
Yapılışı:
1. Kabak Haşlama
6 kabağın dış kabuğunu oyacak tırtırıyla ya da bıçakla biraz soyuyoruz. Kabakları ikiye bölüyoruz ve onları derin bir tencerede haşlıyoruz. Bu haşlama süresi 25 30 dakikayı geçmemeli. Kabaklar tam ölü olmamalı çünkü. Azıcık diri kalırsa güzel olur.
2. Harç Hazırlama
Ardından tavukları kuşbaşı haline getirecek kadar doğruyoruz. İki bıçak alıp tavuğu elimizden geldiğince bıçak kıyması kıvamına getiriyoruz. Kıymayı azıcık tuzla ovalayıp bir kaba koyuyoruz. Bunun ardından domateslerin kabuğunu soyup ince ince doğruyoruz. Domatesleri tavuk kabına attıktan sonra tuzunu, karabiberini ve kekiğini atıyoruz. Harcı çıplak elle iyice yoğuruyoruz.
3. Kombinasyon ve Fırına Verme
Kabaklar soğuduktan sonra içindeki yumuşak bölgeleri ayırıyoruz. Ben bunun atılmaması taraftarıyım. Çünkü bunlar başka yemeklerde değerlendirilebilir. Ondan sonra bir fırın tepsisi alıp dibini zeytinyağıyla yağlıyoruz. İçleri çıkarılmış kabakları tepsiye yayıyoruz. Bunların içine harçları elimizle dolduruyoruz. Bu işlem bittikten sonra üzerlerinde zeytinyağı gezdiriyoruz. Fırını 10 dk ön ısıtmalı bir şekilde açıyoruz, 10 dk geçtikten sonra 200 derecede 40 dakika olmak üzere altlı üstlü pişiriyoruz. Tabii pişme aşamasında kaşarı ufak ölçekli rendeliyoruz. 40 dk bitiminde kaşarı tepsideki kabaklara ilave ediyor ve 5 dakika sadece üstten pişiriyoruz.
Paylaşımı için engine teşekkürleer!
20 Eylül 2014 Cumartesi
13 Eylül 2014 Cumartesi
16 Ağustos 2014 Cumartesi
Ve Tanrı Facebook'u yarattı...
Napıyordun bundan önce dedi?
Hoşlandığın birini görebilmek için hergün aynı yerde beklerdim...
Çalıştığı yerde nöbet tutardım...
Neleri sevdiğini anlamak için sabırla hergün
Sesini duymak ne kadar zordu ya arkadaşları kimlerdi nerde yaşardı...
Ve Tanrı Facebook u yarattı ...
Kahve keyfi yazıyordu o zaman kahveyi seviyordu
İlişki durumu karmaşıktı
İsteğim anda ulaşabiliyordum
Arabesk seviyordu bense nefret ediyordum
Sesi bezgin di oysa yüzü yüzü masumdu ...
Karmakarışık olan hayatıydı belkide!
Hoşlandığın birini görebilmek için hergün aynı yerde beklerdim...
Çalıştığı yerde nöbet tutardım...
Neleri sevdiğini anlamak için sabırla hergün
Sesini duymak ne kadar zordu ya arkadaşları kimlerdi nerde yaşardı...
Ve Tanrı Facebook u yarattı ...
Kahve keyfi yazıyordu o zaman kahveyi seviyordu
İlişki durumu karmaşıktı
İsteğim anda ulaşabiliyordum
Arabesk seviyordu bense nefret ediyordum
Sesi bezgin di oysa yüzü yüzü masumdu ...
Karmakarışık olan hayatıydı belkide!
30 Temmuz 2014 Çarşamba
bir yıldız bir bayram bir çocuk..
Sabah en tatlı sesiyle uyandırdı kelimeleri, mutfakta çörek kokusu belki birazda yanmış yağ kokusu...
Kuş cıvıltılarıyla önce gülümsedi sabah çok erken olmalıydı, ama uykusunu almıştı kelimeler... Ev ev gezecek enfes tatlılar hoş sohbetler ve çok daha fazlasını bekliyordu. Gezdiği her dilde ayrı tat bulacak çocukların simasında gülümsemeyle yer değişecekti...
Ama bugün o beklediği gün değildi yanık kokusu vardı kızarmış çörek kokusu yerine kuş cıvıltıları yerini haykırış , ağlamalara bırakmıştı... Ev ev gezemiyor boğazında düğümleniyordu herkesin hayalindeki hoş sohbetler yoktu .Çocukların yüzünde gülümseme değil korkuyla yer değiştiriyordu... Gazze sokaklarında bir bayram günü kelimeler hiç bir anlama gelmiyordu ...Bir yıldız bir bayram bir çocuk hepsi düğümleniyordu kelimeler gibi boğazda!
Kuş cıvıltılarıyla önce gülümsedi sabah çok erken olmalıydı, ama uykusunu almıştı kelimeler... Ev ev gezecek enfes tatlılar hoş sohbetler ve çok daha fazlasını bekliyordu. Gezdiği her dilde ayrı tat bulacak çocukların simasında gülümsemeyle yer değişecekti...
Ama bugün o beklediği gün değildi yanık kokusu vardı kızarmış çörek kokusu yerine kuş cıvıltıları yerini haykırış , ağlamalara bırakmıştı... Ev ev gezemiyor boğazında düğümleniyordu herkesin hayalindeki hoş sohbetler yoktu .Çocukların yüzünde gülümseme değil korkuyla yer değiştiriyordu... Gazze sokaklarında bir bayram günü kelimeler hiç bir anlama gelmiyordu ...Bir yıldız bir bayram bir çocuk hepsi düğümleniyordu kelimeler gibi boğazda!
1 Haziran 2014 Pazar
27 Nisan 2014 Pazar
26 Nisan 2014 Cumartesi
Veda Mektubu marquez
Tanrı bir an için paçavradan bebek olduğumu unutup can vererek beni ödüllendirse, aklımdan geçen her şeyi dile getiremeyebilirdim, ama en azından dile getirdiklerimi ayrıntısıyla aklımdan geçirir ve düşünürdüm. Eşyala...rın maddi yönlerine değil anlamlarına değer verirdim. Az uyur, çok rüya görür, gözümü yumduğum her dakikada, 60 saniye boyunca ışığı yitirdiğimi düşünürdüm. İnsan aşktan vazgeçerse yaşlanır. Başkaları durduğu zaman yürümeye devam ederdim. Başkaları uyurken uyanık kalmaya gayret ederdim. Başkaları konuşurken dinler, çikolatalı dondurmanın tadından zevk almaya bakardım. Eğer tanrı bana birazcık can verse, basit giyinir, yüzümü güneşe çevirir, sadece vücudumu değil, ruhumu da tüm çıplaklığıyla açardım. Tanrım, eğer bir kalbim olsaydı nefretimi buzun üzerine kazır ve güneşin göstermesini beklerdim. Gökyüzündeki aya, yıldızlar boyunca Van Gogh resimleri çizer, Benedetti şiirleri okur ve serenatlar söylerdim. Gözyaşlarımla gülleri sular, vücuduma batan dikenlerinin acısını hissederek dudak kırmızısı taç yapraklarından öpmek isterdim. Tanrım bir yudumluk yaşamım olsaydı… gün geçmesin ki, karşılaştığım tüm insanlara onları sevdiğimi söylemeyeyim. Tüm kadın ve erkekleri, en sevdiğim insanlar oldukları konusunda birer birer ikna ederdim ve aşk içinde yaşardım. Erkeklere, yaşlandıkları zaman aşkı bırakmalarının ne kadar yanlış olduğunu anlatırdım. Çünkü insan aşkı bırakınca yaşlanır. Çocuklara kanat verirdim, ama uçmayı kendi başlarına öğrenmelerine olanak sağlardım. Yaşlılara ise ölümün yaşlanma ile değil unutma ile geldiğini öğretirdim.
Ey insanlar! Sizlerden ne kadar da çok şey öğrenmişim. Tüm insanların, mutluluğun gerçekleri görmekte saklı olduğunu bilmeden, dağların zirvesinde yaşamak istediğini öğrendim. Yeni doğan küçük bir bebeğin, babasının parmağını sıkarken aslında onu kendisine sonsuza dek kelepçeyle mahkum ettiğini öğrendim. Sizlerden çok şey öğrendim. Ama bu öğrendiklerim pek işe yaramayacak. Çünkü hepsini bir çantaya kilitledim. Mutsuz bir şekilde… artık ölebilir miyim?
G. Garcia Marquez
Ey insanlar! Sizlerden ne kadar da çok şey öğrenmişim. Tüm insanların, mutluluğun gerçekleri görmekte saklı olduğunu bilmeden, dağların zirvesinde yaşamak istediğini öğrendim. Yeni doğan küçük bir bebeğin, babasının parmağını sıkarken aslında onu kendisine sonsuza dek kelepçeyle mahkum ettiğini öğrendim. Sizlerden çok şey öğrendim. Ama bu öğrendiklerim pek işe yaramayacak. Çünkü hepsini bir çantaya kilitledim. Mutsuz bir şekilde… artık ölebilir miyim?
G. Garcia Marquez
22 Nisan 2014 Salı
yarın nisanlardan 23...
tatil içimdeki çocuğa :) yazınca rahatlayan ben bağırsam gülsem ama yazmasam...
Bikaç sürecek ama geçecek benden yana olan kalsın yarına büyüdükçe dert sıkıntı da büyür çocuk küçülürmüş her evin her kalbin sıkıntısı bir olmaz .Kocamaan dertlerin yanında sığ denizlerde taşlarımı döküyorum bende şımarık çocuk uslanmalı
Bikaç sürecek ama geçecek benden yana olan kalsın yarına büyüdükçe dert sıkıntı da büyür çocuk küçülürmüş her evin her kalbin sıkıntısı bir olmaz .Kocamaan dertlerin yanında sığ denizlerde taşlarımı döküyorum bende şımarık çocuk uslanmalı
13 Nisan 2014 Pazar
you tubee
yuu tubbb ve ben ayrılmaz ikili bide blogg sayfam ne kadar boş kalmış bugünler den sözler ve yarım kalanlar neyseki içimde bişi kalmadı söyleyecek benim özgürüm özgürüz!!! engellere rağmen...
27 Şubat 2014 Perşembe
yazmaya üşenen ben
2 Şubat 2014 Pazar
29 Ocak 2014 Çarşamba
19 Ocak 2014 Pazar
diren nejat işler!
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)